Tam adı Eliahu ben Şaul Kohen’dir . Kısa adıyla Eli Kohen olarak bilinir.
Ailesi, Suriye’nin Halep şehrinden İskenderiye’ye (Mısır) göç ettikten birkaç ay sonra, 26 Aralık 1924’te dünyaya gelmiştir.
Çocukluğunda Musevi din medresesinde okudu daha sonra Kahire Üniversitesinde Mimarlık kazandı fakat eğitimini Kahire Üniversitesi’nde aldığı mühendislik eğitimi sırasında Müslüman Kardeşler hareketi mensuplarınca taciz edilince bırakmak zorunda kaldı. Gençliğinde, Mısır’da eziyet gören yahudi aileleri gizlice İsrail’e kaçırmak gibi faaliyetlerde bulunduğu için hapse atıldı, sonra sans eseri serbest bırakılarak hayatını kurtarmak için israil’e göç etmek zorunda kaldı. Hapisten kurtulamayan ‘israilli casuslar’ olarak lanse edilen arkadaşları ise Mısır Hükümeti tarafından idam edildi. İsrail’e yerleşen Cohen, askeri istihbarata girmek istedi ancak kabul edilmedi. Daha sonra bir sigorta şirketinde dosya memuru olarak çalışmaya başladı.
Bu dönemde İsrail, Suriye ile sınır konusunda ciddi uzlaşmazlıklar yaşıyordu. Bir süre sonra Mossad da Suriye yönetiminin niyetleriyle ilgili istihbarat sağlayacak bir casus yetiştirmeye karar verdi. Suriye konusundaki istihbarat çalışmaları için uygun bir casus adayı ararken, reddedilen başvuru dosyalarına bakan Meir Amit’in dikkatini Cohen’in dosyası çekti. (Atladığım bir nokta var unutmadan ekliyim Cohen İsrail’e taşındıktan sonra evlendi ve bir yuva kurdu) Mossad, bu süreç içerisinde Cohen’in hem istihbarat teşkilatına hem de kendisine verilecek olan göreve uygun olup olmadığını inceledi. Daha sonra Cohen ile temasa geçilerek, Mossad’ın kendisini işe almaya kabul ettiği bilgisi verildi. Meir Amit hemen cohen’i teknik ve psikolojik alanlarda detaylı biçimde eğitime aldı ve iyi bir casus olabilmesi için uzun dönem avrupa’daki tum kentlere gonderip pesine adam taktı, verilen gorevleri nasil icra ettiği konusundada rapor hazırladı.
Eğitimi başarıyla tamamlayan Cohen için yeni bir kimlik, yeni bir hayat hikayesi, yeni bir aile yaratıldı hemen. Artık Cohen musevilerden nefret eden, beyrut doğumlu, kemal amin tabet isimli suriyeli bir araptır. İlk olarak Arjantin’e gönderildi burda kendisini zengin bir iş adami olarak tanıtıp arjantin sosyetesine girdi, bir sekilde yolu ulke idaresinde soz sahibi olan arap cemiyetlerle kesişti. Kurduğu çevre sayesinde güçlü referansları oldu ve referans mektupları sayesinde Cohen Suriye’ye yerleşti. Suriye’ye yerleşir yerleşmez devlet kadrosundan kişiler ilede yakın temaslar içine girdi. Suriye Savunma bakanı General mahmud jaber başta olmak uzere pek cok general, albay ve baas partisi’nin üst düzey liderleri ve iş adamlarının en yakın dostu olmayı başardı.
Gelelim Ajanlık döneminin başlangıcına… Albay Emin el Hafız, Suriye’ye Baas Partisi’ne mensup bir grup subay ile birlikte darbe yaparak, yönetimi ele geçirdi. Bunun ardından Cohen’in devlet sırlarına erişim olanağı daha da genişledi.
Darbenin ardından devlet başkanı olan Hafız, Cohen’i savunma bakanı olarak atamayı bile düşündü. Başkan Hafız’a yakın olmasıyla Suriye’nin askeri üslerine erişim olanağı elde eden Cohen İsrail ile en çatışmalı yerlerden biri olan Golan Tepeleri‘ndeki Suriye ordusunun karargâhlarını sık sık ziyaret etme olanağıda elde etti . Faal olarak istihbarat çalışmasında bulunduğu 1961 ile 1965 yılları arasında topladığı bilgileri, evinde gizlediği telsiz vericisiyle Mors alfabesi kullanarak İsrail’e ulaştırdı; elde ettiği belgeleri de Avrupa üzerinden kendisiyle ilgilenen Mossad ajanlarlna verdi. Ayrıca Suriye ordusunun konuşlandığı noktaları da bildirdi. İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgal etmesiyle sonuçlanan savaşın gidişatında özellikle Suriye’nin
tek kademe değil, üç kademeli bir savunma hattı kurduğu yönündeki istihbaratı kritik rol oynadı. Bir süre sonra suriye mukhabarati ters giden bir durumun farkina vardı. E nihayetinde İsrail suriye’yi ne zaman bombalasa, koordinatları milim şaşmadan tam hedefleri tutturmaktadır. Üstelik Suriye hükümetinin geceden aldığı karar dalga geçer gibi İsrail radyolarında duyurulmaktaydı. Zaten Eli cohen’in başınıda İsrail’in alaycı kibiri yakar. Suriye İstihbarat Teşkilatı’nın başına Albay Ahmed Sueydani‘nin getirilmesinin ardından olası bir casusla ilgili soruşturma daha da derinleştirildi. 1965 yilinda sovyetlerden gemi ile, suriye ordusu’na Yeni iletişim cihazları getirildi, cihazlar kuruldu ve denetim için butun ordunun iletişimi 24 saatliğine durduruldu. Derin sessizlik hakimken bir sinyal fark edildi o sırada casus yayındaydı. Hemen adresin peşine düşüldü ve sinyalin Eli Cohen’in malikanesinden geldiği tespit edildi. Kimse inanmak istemedi ve yanlışlık olduğunu düşündüler.Ancak bir sonraki denetimde vericinin kaynağı yine ayni malikane çıkınca Cohen’in ajanlığı sona erdi.
Hemen yakalandı ve hapse atıldı. Bu süreçte insanlık dışı işkenceler gördü. Zaten ilk yakalandığı andan itibaren cezasının idam olucağı kesinleşmişti.
papa vi paul, bertrand russell, antoine pinay, Belçika kralicesi elizabeth, ingiliz parlementosu’nun üyeleri, insan haklari derneği, uluslararasi kızıl haç imza kampanyalari yürüttüler ama nafile 18 Mayıs 1965 günü Şam’ın Merci Meydanı’nda asılarak idam edildi. Cohen’in naaşının nerede olduğu halen bilinmiyor. Suriye’nin naaşın İsrail tarafından bulunup geri götürülmesini engellemek için sürekli yer değiştirildiği belirtiliyor.