Sevgi; aslında, bir üst kavramdır.
Genel anlamda; insan sevgisi, eş, anne ve baba, çocuk, kardeş, arkadaş, hayvan, bitki ve doğa sevgisi gibi, tüm sevgileri kapsayan.
Bugün kutlanan 14. Şubat Sevgi ve Sevgililer Günü ise; genel anlamadaki bu sevgiden farklı olup, çok özel bir gündür.
Her türlü insani sevginin dışında; gönül gönüle, yürek yüreğe birbirlerini aşkla, gün ayırmadan yılın 365 günü aynı şekilde, seviyor muş gibi yapmadan, gerçekten seven ve sevilenlerin, gerçek sevgililerin günüdür.
Sevgililer; resmi nikaha dayalı eşler olabileceği gibi, evlenme imkanı bulamayan, bunu gerekli bulmadıkları için tercihan aralarında resmi bir karı koca bağı ve statüsü olmayan erkek ve kadın da, sevgili olabilirler tabi.
Ama, bizler; herkesin bir sevgilisi ve eşi olmadığının bilinci içinde, sevgilisi olmayanları üzmemek, onları mahzun bırakmamak adına; bu güne, genel anlamda sevgi günü diyoruz, nezaketimizden veya yersiz olarak, yaşımızdan başımızdan utanarak, sevmenin ve sevilmenin, iki sevgili olmanın, sanki bir yaşı varmış gibi.
Oysa; sevmek ve sevilmenin, iki sevgili olmanın, bir üst yaş sınırı yoktur, miadı bir ömürdür.
Aslında, sevgililer gününün; sadece bir güne, 14. Şubata indirgenmesi, kabul edilemez.
Sevgi varsa, yılın her gününe eşit yayılmalıdır.
Sevgililer günü; birbirlerini, ruhlarıyla olduğu kadar, yürekleri ile de seven erkek ve kadının; karşılıklı sevgilerinin, daha bir yoğunlaştığı özel bir gün olarak kabul edilmelidir. Ancak, vahşi kapitalizmin bir tuzağı olduğu gerçeği de, inkar edilmemelidir.
Sevgililer; kadın ve erkek, sevgide eşittir, bu günü karşılıklı eşit koşullarda kutlamalıdırlar.
Bizim ülkemize baktığımızda, kadın ve erkek eşit sayılmadıkları için, sevgililer gününde de, kadın ve erkek eşitliğine önem verilmediğini görüyoruz.
Bizim ülkemizdeki sevgililer günü; daha çok erkeğin, sevdiği kadını pahalı hediyelere boğduğu, sevgisini sadece pahalı ve gösterişli hediyelerle ispata çalıştığı, kadının gözüne girmeye çalıştığı, hemen sonrasında da, kadına ihanet ve şiddet uyguladığı geçici bir ateş kes günü olarak değerlendirilmektedir bazı kadınlarımızca.
Sevgililer gününde eşlerin maddi karşılığı olan hediyeler almaları gerekmiyor aslında, birbirlerine gönülden ve sevgiyle sarılarak öpmeleri dahi yeterli olup, bunun dışında maddi değeri olan hediyeler de alınacaksa, kadın da sevdiği erkeğe pekala hediyeler alabilir, bu hediyelere farklı anlamlar yüklemek, bu nedenle hem erkeğe hem de kadına yapılan büyük bir haksızlıktır.
Maddi çıkara ve pahalı hediyelere dayalı, sadece 14 Şubat günü ile sınırlı sevgiye, ne kadar gerçek sevgi denebilir ki?
Bugün sosyal medyada dolaşırken tanık olduğum bir sayfa arkadaşımın 14 Şubat paylaşımında yer alan;
“14 Şubat ,
Erkeklerin olmadıkları kadar romantik , düşünmediğimiz kadar yaratıcı, bonkör, kibar nazik , anlayışlı oldukları ;
Kadınların; bir gün beylik beyliktir misali , alabildiğince talep kar, kaprisli, nazlı olma hakkını kullandıkları sevginin değil de atraksiyonların ön plana çıktığı bu şekilde Sevginin değersizleştirildiği bir gün .
gece 24:00 çanlar çaldı; 15 Şubat külkedisi misali her şey eski tas eski hamam
Seviliyormuşuz, seviyormuş’ a özendiriliyoruz, oysa sevgi muş gibi, miş gibi olmaz” görüşüne katılmıyoruz.
Bu paylaşımda yazılı olanlar, bazı erkek ve kadınlarımız için gerçek değil mi? Gerçek tabi. Ama istisnalar kuralı bozmamalı ve bu sevgi içeren özel günde, bu günün güzelliğine gölge düşürecek bir genelleme yaparak, gerçekten seven, sevdiği kadına hayat boyu sevgisini ve saygısını gösteren erkeklere de haksızlık yapılmamalı, kadınlarımız bu kadar çaresiz, erkeğine muhtaç, zavallılar olarak gösterilerek, kadınlarımız değersizleştirilmemelidir.
14 Şubat Sevgililer Günü, aynen ibadet gibi, erkek ve kadın iki sevgili arasında en güzel şekilde çok özel kutlanmalıdır.
Bu nedenle, yazıma son verirken, 14. Şubat Sevgililer Gününü, genel anlamda tüm okurlarım için kutlamaya kendimi yetkili saymıyorum, her sevgili bu özel günlerini, istedikleri gibi kendi aralarında çok özel kutlasınlar.
Güner Yiğitbaşı
14/02/2022
Hukukçu