1923 doğumlu Yahudi Amerikalı unutulmaz devlet adamı Henry Kissinger -ki kendisi 1970’lerde uzun süre ABD Dışişleri Bakanlığı ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur-, geçtiğimiz gün, ünlü televizyon programcısı Fareed Zakaria’nın hazırlayıp sunduğu bir programa katılarak, son dönemin en popüler konusu haline gelen ABD-Çin rekabeti hakkındaki aktüel görüşlerini açıkladı. Kissinger’ın daha önce 2011 yılında Çin hakkında On China adlı bir kitap yazdığını da bu noktada hatırlatmak gerekir. Ayrıca, programın, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile Çin Halk Cumhuriyeti (Çin) Devlet Başkanı Şi Cinping’in geçtiğimiz gün telekonferans yöntemiyle yaptıkları görüşmenin hemen sonrasında yapıldığını da belirtmek gerekir. Deneyimli siyasetçi ve yazar, 1971 yılında ABD’nin Çin açılımını başlatan kişi olarak, kuşkusuz, bu konuda görüşlerine başvurulması en büyük önem arz eden kişilerden birisidir.
Joe Biden-Şi Cinping görüşmesinden bir bölüm
The Age of AI adlı yeni bir kitaba da imza atan Henry Kissinger, konuşmasına, 50 yıl önce Çin açılımını başlatmak için ilk kez Çin’e gizlice gittiğinde Çin’in fakir, zayıf ve iddialı bir ülke olduğunu, şimdilerde ise oldukça zengin ve güçlü ve halen iddialı bir ülke olduğunu söyleyerek başlamaktadır. ABD’nin Çin’le rekabet etmesinin doğal olduğunu belirten Kissinger, buna karşın, ilişkileri Holokost seviyesine taşıyacak bir yaklaşımdan uzak durulması gerektiğini söylemekte ve bu anlamda iki ülke liderinin de önünde -sertlik yanlıları nedeniyle- zor bir süreç olduğunu belirtmektedir. Zakaria’nın ABD-Çin ilişkileri konusunda Kissinger’ın kullandığı oldukça ilginç “Holokost” benzetmesini sorması üzerine ise, deneyimli devlet adamı ve yazar, ABD ve Çin’in günümüzde teknoloji konusunda dünyada iki lider devlet olduklarını ve özellikle yapay zekanın askeri amaçlarla kullanılması durumunda ne gibi sonuçlara yol açabileceğinin bilinmediğini vurgulamaktadır. Kissinger, ayrıca, bir çatışmanın nasıl başlatılacağının değil, nasıl bitirileceğinin büyük bir sorun olduğunun altını çizerek, ilişkilerin tamamen askeri rekabet düzeyinde kurgulanması durumunda olası bir çatışmanın nasıl bitirilebileceğinin bilinmediğine işaret etmektedir.
Kissinger’ın katıldığı programın bir bölümü
Daha sonra ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in telekonferans yöntemiyle yaptıkları görüşmeyi değerlendiren Kissinger, öncelikle, Başkan Biden’ın ABD içerisindeki Çin’e karşı sertlik politikasını savunan şahinler nedeniyle zor durumda olduğunu vurgulamaktadır. Kissinger’a göre, ABD’nin temel değerleri ve çıkarları doğrudan tehdit edilirse, kuşkusuz, Washington buna karşı gerekli tedbirleri almalı ve buna yönelik uygun politikaları uygulamalıdır. Ancak bunun iki ülke arasında otomatik bir rekabet ve düşmanlığa dönüşmemesi gerektiğini belirten Kissinger, Biden’ın bu görüşmeyle birlikte Çin’le ilişkiler konusunda Pekin’e teslim olmadan onlarla konuşabilmenin bir yolunu aramaya başladığını ve farklı bir yola yöneldiğini belirtmekte ve bunun temel amacının da olası bir çatışmayı önlemek olduğunu vurgulamaktadır.
Programın son bölümünde Tayvan konusuna odaklanan Henry Kissinger, Çin’in kurulduğu günden beri Tayvan’la birleşme konusunda farklı yaklaşımı ya da herhangi bir kuşkusunun olmadığını belirterek, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu Mao Zedong’un dönemin ABD Başkanı Richard Nixon’la görüşmesinde Tayvan konusunda gerekirse 100 yıl bile bekleyebileceklerini, ancak bu konudaki kararlı duruşlarından (Tayvan’la birleşmek) vazgeçmeyeceklerini söylediğini hatırlatmaktadır. Sunucu Fareed Zakaria’nın mevcut Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping’in Mao’nun bu geleneksel yaklaşımını değiştirerek, “barışçıl birleşme” politikası yerine güç yoluyla birleşmeyi zorlayabileceğinden endişe edildiğini sorması üzerine ise, Kissinger, Çin’den Tayvan’a 10 yıl içerisinde herhangi bir saldırı beklemediğini söylemektedir. Ancak ABD ile Çin arasında Tayvan konusundaki çatışmanın derinleşmesi durumunda, Pekin’in Tayvan’ın özerkliğini engelleyici politikalara yönelebileceğini de sözlerine eklemektedir.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ