ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya’dan AUKUS Girişimi

Giriş

Çin’in son yıllardaki ekonomik başarısı ve buna paralel olarak gelişen siyasal yükselişi karşısında yıllardır politikalar geliştirmeye çalışan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Barack Obama döneminde uygulanan “Pivot to Asia” politikası ve Donald Trump döneminde başlatılan ticaret savaşlarının ardından, Joe Biden Başkanlığında AUKUS adlı bir güvenlik ittifakı girişimini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu yazıda, AUKUS girişimi hakkında bilinenleri özetlemeye çalışacağım.

AUKUS Girişimi Basın Toplantısı

15 Eylül 2021 tarihinde ABD Başkanı Joe Biden’ın Beyaz Saray’da yaptığı ve Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ile Avustralya Başbakanı Scott Morrison’ın da çevrimiçi olarak katıldığı basın toplantısıyla açıklanan AUKUS girişimi, adı Avustralya (AU), Birleşik Krallık (US) ve ABD (US) üçlüsünün adlarının kısaltmalarından oluşturulmuş yeni bir güvenlik paktını ifade ediyor. Anlaşmayı yorumlayan uzmanlar, bu girişimin Hint Pasifik bölgesinde Çin’in artan askeri etkinliğine karşı yapıldığını ifade ederken[1], anlaşma kapsamındaki en önemli gelişmenin ABD ve Birleşik Krallık’ın Avustralya’nın konvansiyonel silahlı nükleer enerjili denizaltı edinmesi kapsamında destekleyici adımlar atması olduğu ifade ediliyor.[2] Bunun yanında, üç ülke arasında siber güvenlik, yapay zeka ve kuantum teknolojisi gibi konularda da işbirliğinin önümüzdeki dönemde ilerletileceği belirtiliyor.[3]

Basın toplantısının kaydı

Yapılan basın toplantısında ilk konuşmacı olan Avustralya Başbakanı Scott Morrison, üç devletin her zaman dünyaya benzer perspektiflerden baktıklarını belirterek, işbirliklerini bu anlaşmayla yeni bir aşamaya taşıdıklarını belirtti. Morrison, ayrıca, Hint Pasifik bölgesindeki gelişmelerin demokrasi, insan onuru, hukuk devleti ve devletlerin egemenlikleri gibi ilkelere göre hareket eden her üç ülkenin geleceğini de yakından ilgilendireceğini belirterek, bu anlaşmayla bilim insanları ve savunma sanayileri arasında işbirliğinin gelişeceğini vurguladı. Bu kapsamda ilk büyük adımın ülkesinin nükleer enerjili denizaltı edinmesi olacağını da söyleyen Morrison, buna karşın ülkesinin nükleer silahların yayılmasına karşı olduğunun altını çizdi.

Daha sonra konuşmasına başlayan Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ise, AUKUS girişiminin temel amacının Hint Pasifik bölgesinde güvenlik ve istikrarı sağlamak olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, ilk iş olarak Avustralya’nın nükleer enerjili denizaltı filosu edinmesi için harekete geçeceklerini, ancak bu denizaltıların nükleer enerjiyle çalışan ve nükleer silah (başlık) taşımayan araçlar olacağını vurguladı. Bu sayede Birleşik Krallık’ta yeni işler yaratılacağını ve teknolojik gelişmelerin hızlanacağını da iddia eden Johnson, anlaşma sayesinde üç ülke arasındaki yakınlaşmanın daha da artacağını da özellikle vurguladı.

Toplantının son konuşmacısı olan ABD Başkanı Joe Biden da, benzer şekilde, üç ülke arasında derin ve köklü ilişkiler olduğunu belirterek, bu anlaşmayla 21. yüzyıla daha güvenli gireceklerini belirtti. Bu anlaşmayla Hint Pasifik bölgesinde yalnızca şimdiki tehditlere karşı değil, gelecekte gelişebilecek tehditlere karşı da işbirliğine yöneldiklerini belirten Biden, ayrıca Avrupalı müttefikler ve özellikle de bölgede kayda değer bir askeri varlığı olan Fransa’nın da bu ittifaka dahil olarak düşünülebileceğini iddia etti. Biden, ayrıca, aynı Johnson gibi Avustralya’nın alacağı denizaltıların nükleer silahlı değil, nükleer enerjiyle çalışan konvansiyonel silahlı olacağının altını çizdi. Biden, son olarak, ABD’nin bölgede ASEAN ve QUAD gibi örgütlerle de çalışmaya devam edeceğini ilan etti.

Analiz

Öncelikle, ABD, Avustralya ve Birleşik Krallık gibi Anglo Sakson devletlerin, küresel siyasette bölgesel işbirliğinin giderek derinleştiği ve Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrıldığı bir dönemde güvenlik, siyasi ve ekonomik işbirliklerini geliştirmelerinin doğal olduğu belirtilebilir. Ayrıca her üç liderin de konuşmasında Çin’in isminin açıkça ifade edilmemiş olması altı çizilmesi gereken bir husustur. Fakat bu anlaşmanın Çin’e karşı yapıldığı gayet iyi anlaşılabilir ve öngörülebilir bir durumdur. Bu noktada, Biden ve diğer Anglo Sakson liderlerin demokratik değer ve kültürlerini ortak kriterleri olarak belirtmelerine karşın, Çin’den kaynaklanan tehditlerin ne olduğu konusunda detay vermemeleri bence akıl karıştırıcı bir unsur. Çin’in bölgede Japonya, Güney Kore veya Tayvan gibi ülkelere saldırmasından mı endişe ediliyor, ya da Çin’in Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD’ye yönelik tehditleri mi söz konusu, bu konuda bence uluslararası kamuoyuna daha iyi bir izahat verilebilir ve eldeki deliller (eğer varsa) sunulabilir.

Bu bağlamda, birbirine kültürel açıdan benzer olan bu ülkelerin özellikle de Transatlantik ilişkilerin pek de iyi gitmediği bir dönemde işbirliği içerisine girme çabalarının yanı sıra, Carl Schmitt vari bir yöntemle, Çin’i düşman ilan ederek bu noktada içeride birlik ve dirliği sağlamaya çalıştıkları da düşünülebilir. Alman düşünür Schmitt’in yıllar önce vurguladığı üzere, siyasal olan, temelde dost ve düşman ayrışmasının yapılmasına dayalıdır ve Batılı ülkelerce -Soğuk Savaş dönemindeki Sovyetler Birliği tehdidi ve 1991 sonrasındaki acımasız diktatörler ve radikal İslam tehdidinden sonra- 2020’lerde yeni tehdidin Çin olarak seçildiği iddia edilebilir. Bence de, Çin’in Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından yönetilen tek partili otoriter bir rejim olarak Batı dünyasında idealize edilmemesi doğaldır. Lakin Çin’deki rejimin özgür dünyaya ne gibi riskler oluşturduğu kanımca daha iyi ifade edilmelidir. Yoksa, bu girişim, savunma sanayisini canlandırmak için sanal bir düşmana karşı yaratılmış içi boş bir ittifak olarak kalacaktır. Zira Rusya’nın aksine, Çin, bugüne kadar komşularına ya da diğer devletlere karşı herhangi bir saldırgan tavır içerisine girmemiştir. Tarihte de, Çin’in Japonya’ya değil, Japonya’nın Çin’e saldırıları olmuştur. Bu bağlamda, Çin’deki otoriter rejimi o topluma özgü bir farklılık olarak görüp değerlendirmek ve otomatik olarak düşman ilan etmemek daha akılcı bir yaklaşım da olabilir. Zira Başkan Biden’ın konuşmasında belirttiği serbest ticaret konusunda, ilginçtir ki, Pekin yönetimi, Batılı ülkelerden daha açık fikirli davranmakta ve Kuşak Yol İnisiyatifi ile küresel ticareti canlandırmaya çalışmaktadır. Gariptir ki, bu konuda serbest ticarete engeller çıkaran ise ABD ve diğer Batılı ülkelerdir. Bu bağlamda, Çin konusunda kimin haklı olduğunu elbette zaman gösterecektir. Ancak 11 Eylül saldırılarının 20. yıldönümünde, 2003 Irak Savaşı öncesinde ortaya atılan kitle imha silahları iddiasının yalan olduğunu da hatırlayacak olursak, Batılı siyasetçilerin iddiaları konusunda temkinli olmakta fayda vardır. Son olarak, bu anlaşmayla Avustralya’nın daha önce Fransa ile yapmış olduğu denizaltı anlaşmasından caydığı ve Fransa’ya karşı bir hamle yaptığı söylenebilir ki, Paris de bu gelişmeden kuşkusuz memnun olmayacaktır. 

Sonuç

Sonuç olarak, AUKUS girişimi, 21. yüzyılda yönünü iyice Asya Pasifik’e çeviren ve Çin yükselişine odaklanan ABD’nin başını çektiği, AB’den Brexit süreci ile ayrılınca müttefik arayışına girişen Birleşik Krallık ile Çin’e en yakın Batılı devlet olan Avustralya’nın da dahil olduğu kayda değer bir savunma ittifakıdır. Ayrıca Avustralya’nın denizaltı edinmesi, Avustralya’ya saldırmak gibi bir düşüncesi olmayan Çin için olumsuz bir gelişme değilse bile, elbette Pekin de, kendi bölgesinde askeri üstünlüğünün olması adına yeni dönemde askeri harcamalarını özellikle deniz kuvvetleri bağlamında arttırabilir. Bu gelişmeler, kuşkusuz, Japonya’nın, Güney Kore’nin ve Kuzey Kore’nin de askeri yatırım ve harcamalarının artmasına neden olabilir ve bölge genelinde savunma sanayisi adına önemli kazanımlara neden olabilir.

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

KAYNAKÇA

[1] BBC (2021), “Aukus: UK, US and Australia launch pact to counter China”, 16.09.2021, Erişim Tarihi: 16.09.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/world-58564837.

[2] HaberTürk (2021), “İngiltere, ABD ve Avustralya, Çin’e karşı ‘AUKUS’ adlı güvenlik anlaşmasına vardı”, 16.09.2021, Erişim Tarihi: 16.09.2021, Erişim Adresi: https://www.haberturk.com/ingiltere-abd-ve-avustralya-cin-e-karsi-aukus-adli-guvenlik-anlasmasina-vardi-3192975.

[3] A.g.e.

Bir Cevap Yazın

siegram sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et