Dersimiz yemek şimdi.

dersimiz yemek şimdi
DERSİMİZ YEMEK
Dersimiz mi yemek?
Derdimiz mi?
Hele bu günlerde!
Kadınları kocaltan ne pişireceğim derdi yemek.
Nedir yemek?
Damak tadına göre mi, coğrafyaya göre mi, mevsimine göre mi, besleyiciliğine göre mi değerlendirilir?
Hadi konuşalım.
Biz karadenizliler kara lahanasız gün, öğün geçirmeyiz ya keyfimizden mi?
O yetişiyor bizim oralarda en güzel.
Kışın tarlalardaki kar gumulcuklarını eşeleyip, karın altından kütür kütür çıkardığımız o lahananın lezzeti ahh!
Turşusu, kavurması, yarmalısı, unlusu, huliyası, bacaklısı, pirinçlisi, yığması, sarması… İlle de kuyruk yağlısı, iç yağlısı!
Ekene, dikene, pişirip kotarana şükranla…
Bizim kara lahana çorbası dünyanın en kötü 7. Yemeği seçilmiş, bak hele bak!
Siz kimden yediniz o yemeği?
Hangi ilden, hangi ilçeden, hangi köyden?
Anamdan yeseydiniz gene sevmezdiniz biliyorum. Ama Yusuf Abi duymasın bu haberi! Variyetini harcar, sizi bulur oğlum, dayak manyağı yapar sizi.
“Size ne oğlum bizim gara laanadan? Yemesağuz yemayin! Sanki yalvariyruk!”
Kara lahana çorbası restoranlarda yenecek yemek değildir, önce bunu söyleyelim.
Yerel restoranlar dahil!
Niye?
Zahmetli yemektir kara lahana çorbası.
Kara lahana tütün gibi, incecik doğranır (Kıyılır) asla kaşıktan sarkmaz.
Yetiştiği topraktan, havaya hepsi etkiler lezzetini.
Kar suyu, hamsi gibi onun da kulağına kaçacak ki lezzetlensin, her yörenin kara lahanası karadır ama lahana değildir.
Yani kara lahanayı Karadeniz’den çıkarabilirsiniz ama Karadeniz’i kara lahanadan çıkaramazsınız.
Lahana bıçağı diye bıçağı bile vardır. Anamın lahana bıçağı da bendedir. Kullanılmaya kullanılmaya pas tutmuş, o başka.
Anam kara lahanayı doğrarken ilk kez babamla göz göze gelmiş deee bıçağı eline…neyse bu konu dışı.
Barbunyadan geç pişer bizim kara lahana.
Ondan zor pişen bir sebze var mıdır bilmem, kolay kolay pişmez yani.
Barbunyayı ıslatırsınız, pişmesini kolaylaştırırsınız ama bu bizim kara öyle mi? Sadece ateş ve su!
Diyelim ki çok güzel pişirdiniz, o gün lezzetini alamazsınız, ertesi gün, sonraki gün gelir tadı!
Anam yarmalı (Yığma) lahana ekşiyince bile onu tavuklara vermek yerine süzer, bir sudan geçirir, boool soğanlı kavurur, üzerine de sarmısak çinter, bize yedirirdi. Daha çok severdik haa! “Yığma ekşisa da anam kavursa” diye adeta beklerdik, valla.
Abim, “Kızım antibiyotik bu antibiyotik” derdi.
Biz Karadenizliler (İçinden değil, kıyısından olanlar😉) kereviz, havuç, bamya, bezelye, karnıbahar, enginar gibi sebzelerle çok geç tanıştık. Belki hâlâ bilmeyen, tanışmayanlar vardır.
Yıllar önce anneme hastanede refakat ediyordum.
Yemekte bezelye vardı.
Kendi yemeğini alamayan Ayşe, “Yemekte ne var gıız” diye sordu. “Bezelye” dedim, “Nedı bezelye” dedi, “Ye da bak” dedim, yemeğini götürüp, verdim. Ah Ayşe, sağsan kulakların çınlasın, ölüp gittiysen uğurlar olsun: “Uyyyh habu nedı bibil yemooo! Ben oni yemem, zeyirlenırım” dedi ve asla yemedi bezelyeyi! “Hee Ayşe hee seni zehirlemek için özel olarak pişirdiler sana bibili! Bunca insan yedi zehirlenmedi ama sen zehirlenirsin!”
Yani yemek biraz da mantık işi.
Okulların açıldığı ilk günlerde benim konularımın başını çekerdi bu konu: En sevdiğiniz yemek, hiç sevmediğiniz yemek.”
Görülürdü ki birinin en sevdiği diğerinin hiç sevmediği olabiliyor.
Yanlış pişirildiğinden tutun da annenin el lezzetine, sevgisini katmamasına kadar günah keçisi sebzeler, bakliyat.
Tarif verirdim bir de “Annene bu tarifi veriyorsun, bamyayı böyle pişiriyor tamam mı. Sonra yine konuşuyoruz bu konuyu…”
Tavşan olsan, sadece yeşillik, havuç, köpek-kurt olsan sadece et, tavuk olsan mısır, buğday yiyebilirsin ama sen insansın, beyninin gelişimini tamamlaması, hücre kayıpları olmaması için herşeyden biraz biraz yemen gerekir.
Abarttığım da olurdu: Kafası çalışmayanları bir sorgulayın, hepsi yemek seçenlerdir!
Tehdit ettiğim de olmuştur: Yemek seçeni seçerim bakın!
“Söylemeyiiiz, nerden bileceksiniz?”
“Öğretmenlerin kuşları vardır, siz bilmiyor musunuz?”
“Hem, biliyor musunuz yemek seçmemek özgürlüktür!”
“Yaa öğretmenim, sevmediğim yemeği yemek nasıl özgürlük olur?”
“E düşünsene açsın ve ulaşabildiğin tek yemek bamya! Aç mı ölürsün tok mu olursun?”
“Tok olursuuuun!”
Demek ki bu dünyanın yemeklerini seçip değerlendirenlerin benim gibi bir öğretmeni olmamış, toplayın onları da bir ders vereyim, haydee!

Bir Cevap Yazın

siegram sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et