Türk seçmenini yanıltmaya yönelik iki yanlış düşünce, bazı kişiler ve çevreler tarafından halkımıza empoze edilmektedir.
İlki; bazı kişi ve çevreler diyorlar ki; ERDOĞAN, kaybedeceği bir seçime girmez, bu nedenle 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanlığına aday olmayacak ve yerine başka aday çıkaracaktır.
Ne kadar komik, geçersiz ve akılsızca bir düşünce.
AKP dediğiniz parti, sizin sandığınız gibi, klasik bir siyasi parti midir?
Kuruluş yıllarındaki AKP ve kadrolarından bugün bir eser kalmış mıdır?
Asla.
AKP bugün şahıs partisi, ERDOĞAN’ın kişisel partisi haline gelmiştir.
AKP demek ERDOĞAN demektir.
Bu nedenle, diyelim ki; ERDOĞAN aday olmadı ve yerine bir başkasını aday gösterdi ve o aday kaybetti, sizce kaybeden, ERDOĞAN’ın yerine ikame ettiği kişi mi, yoksa ERDOĞAN’ın kendisi midir?
Tabii ki; ERDOĞAN kaybetmiş olacaktır.
ERDOĞAN; kendisi aday olduğu halde kaybederse, sadece seçim kaybetmiş bir lider olacaktır, bu da demokrasilerde utanılacak bir şey olmayıp, doğal karşılanmalıdır.
Ancak, ERDOĞAN; seçimi kaybedeceğini bildiği için yerine bir başkasını aday gösterir ve o aday da seçilemezse, hem seçimi kaybetmiş ve hem de korkarak seçimden kaçmış bir lider damgasını yiyecektir.
Bu nedenle, seçimi kaybedeceğini bilse de; ERDOĞAN, üstün egosunun da esiri olarak adaylıktan asla vazgeçmeyecektir.
ERDOĞAN; kaybedeceği seçime girmez diyenler; ERDOĞAN, kaybedeceğini bildiği bir seçimi, ne yapar yapar erteletir, seçimi yaptırmaz derlerse, daha inandırıcı olurlar. Ona ben dahi inanırım.
İkinci yanlış ve geçersiz düşünceye gelince; yine bazı kişi ve çevreler diyorlar ki; ERDOĞAN, seçimler yaklaştığı için, seçim yatırımı olarak halktan oy alabilmek için, ESAD ile doğrudan görüşmeye ve el sıkışarak barışıp anlaşmaya zemin hazırlıyor.
Bu da çok yanlış ve geçersiz bir düşünce bize göre.
ERDOĞAN; seçim yatırımı olmaktan ziyade, köşeye sıkıştığı, duvara tosladığı ve artık kaçacak bir yeri kalmadığı, ekonomik kriz, Suriye’ye yapmayı düşündüğü ve günler önce ilan ettiği operasyonu, alandaki büyük dış güçlerin baskıları ve onay vermemeleri nedeniyle yapamayacağını anlaması, her zaman Suriye konusunda desteğini aldığı PUTİN’in zorlaması ve muhalefetin baskıları, ESAD’ın koltuğunu sağlamlaştırması, ESAD’ı deviremeyeceğini anlaması nedenleriyle, Suriye lideri ESAD ile el sıkışarak anlaşmaktan başka çaresinin olmadığı gerçeğini görmeye başladığı için, ESAD ile doğrudan görüşmeyi ve tokalaşmayı, Suriye politikasında tükürdüğünü yalayarak büyük bir “U” dönüşü yapmayı, kerhen kabul etmiştir, kabul etmek zorunda kalmıştır.
Seçmen bu durumu açıkça bilmektedir.
ERDOĞAN on bir sene önce, Suriye bizim iç meselemizdir, Suriye halkına zulüm yaptığı için, bu zulme ve ESAD’ın hükümranlığına son vermek için Suriyeye girdik diyerek, Suriye sorunu ve krizini kendisinin bilerek ve isteyerek, bağımsız bir devletin iç meselesine, iç çatışmasına burnunu sokmuş ve doğrudan müdahil, Suriyeli muhalif güçlere destek olmuş, ATATÜRK’ün; “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” vasiyetine ihanet ederek, ülkemizin başına çorap örmüş, yüzlerce şehidin kanına girdiği gibi, milyarlarca doları Suriye bataklığına gömmüş, milyonlarca Suriyeli mülteci bize girmiş, ülkemizin demografik yapısı bozulmuştur.
Halkımız bunu çok iyi bilmektedir.
Bu nedenle, Suriye sorununun baş müsebbibi ERDOĞAN’ın, on bir sene sonra çark ederek, kerhen ESAD ile doğrudan görüşerek Suriye sorununun çözümü için doğru adım atmış olması, asla bir başarı değil, ülkeyi siyasi, askeri ve ekonomik olarak büyük zararlara sokan bu ülkeye yapılan en büyük kötülüğün telefisi için atılan zorunlu bir adımdır.
ERDOĞAN; Türk halkına ve seçmenine eşeğini kaybettirmiş ve şimdi bulmaya çalışmaktadır.
ERDOĞAN; ülkeyi büyük zararlara sokan çok yanlış dinsel ve mezhepsel Suriye politikasındaki bu yanlışından on bir sene sonra dönse de, bu nedenle halkımızdan oy istemeye hakkı ve yüzü asla olmamalıdır, oy istemeden önce, Suriye yanlışı nedeniyle ülkeye verdiği büyük kayıp ve zararların hesabını vermek zorundadır.
AKP çevreleri ve yandaş basın; ERDOĞAN’ın, ESAD ile doğrudan görüşmeye yanaşması üzerine, ERDOĞAN’ı yanlış Suriye politikası nedeniyle on bir yıl boyunca eleştiren ve çözüm için ESAD ile doğrudan görüşülmesi gerektiğini sürekli savunan, ERDOĞAN’ın, yanlış Suriye politikasından, ancak on bir sene sonra, büyük bir inatlaşmadan sonra, çok geç çark etmesi nedeniyle, şimdi onu eleştiren ve bunda da yerden göğe kadar haklı olan en başta ana muhalefet olmak üzere muhalefet partilerini, ERDOĞAN’ın ESAD ile barışmasını eleştiriyorlar diye suçlamaya başladılar, burada halkımızı aldatmaya yönelik büyük yalanlar uyduruyorlar.
Muhalefetin eleştirisi, ERDOĞAN’ın; on bir yıl sonra, bugün doğru yolu bularak, sebepsiz olarak kendi elleriyle yarattığı Suriye sorununun çözümünün ESAD ile doğrudan görüşerek anlaşmaktan geçtiği noktasına gelmesi değil, bu noktaya niçin on bir yıl bekledikten sonra gelmiş olmasıdır.
Güner Yiğitbaşı
23/08/2022
Hukukçu