Nedir bu milletin sizden çektiği?
Sizde; insaf, insanlık ve Allah korkusu yok mudur?
Siz, iyi ki; Müslüman geçiniyorsunuz, bir de Müslüman olmasaydınız, demek ki; bu millete nefes dahi aldırmayacaktınız, nefessizlikten boğacaktınız.
Anayasanın; vergi ödevi başlıklı 73. maddesi çok açıktır.
73 Madde der ki;
Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
Bu millet; Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) denilen kan emici vampir ile daha ne kadar mücadele edecek?
ÖTV nedir?
Özel tüketim vergisi; çok istisnai hallerde, daha ziyade varlıklı kesimlerin çok özel ve lükse giren, elzem olmayan hizmet ve mal alım satımları üzerinden alınması gereken bir vasıtalı vergidir.
Vasıtalı vergilerin tüm adaletsizliklerini, ÖTV de üzerinde barındırmaktadır.
Vasıtalı vergiler; özellikle de, KDV ve ÖTV, insanların mali gücüne ve gerçek kazançlarına göre değil, mali güçleri ve kazançları ne olursa olsun, zengini ve fakiri herkesin satın aldıkları hizmet ve malların değeri üzerinden, yasanın öngördüğü oranlarda alınan vergiler olup, anayasanın öngördüğü herkesin mali gücüne göre ödenen, vergi yükünü adaletli ve dengeli dağıtan bir vergi türü değildir.
Gelişmiş ülkelerde, adil olmadığı için, vasıtalı vergilerden; vasıtalı bir vergi olan ÖTV’den elde edilen vergi gelirleri, toplanan tüm vergiler içinde, gerçek gelirlerden elde edilen vergilere oranla daha azdır.
Bizde ise tamamen tersi, ÖTV ve KDV gibi vasıtalı vergilerin, toplam vergi geliri içindeki oranı, çok yüksektir.
Vergiler, vergilerdeki adalet; ülkelerin gelir dağılımdaki adaletini de gösterir.
Ülkemizdeki, KDV ve ÖTV gibi vasıtalı vergilerin miktar ve oranları itibariyle, gelir dağılımındaki adaletin yerlerde süründüğü çok açıktır.
İş başındaki iktidar, gerçek gelirleri vergilendiremediği, gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerden vergi toplayamadığı için, mal ve hizmet alım satımları üzerinden alınan, kaçırılması mümkün olmayan KDV ve ÖTV gibi vergileri öne çıkararak, bu vergilere ağırlık vererek, özellikle ÖTV oranlarını sık sık artırarak, özel ve lüks tüketim tanımına girmese de, ürettiği veya üretmediği tüm hizmet ve malların satışı üzerinden, ÖTV alarak adeta fakir halkın kanını emmektedir.
Hazineyi boşaltan, Merkez Bankası rezervlerini eksiye düşüren, devletin kaynaklarını israf eden iktidar; hazinedeki açığı kapatmak için, varil fiyatlarının ve dolar kurunun artışlarını bahane ederek, orantısız bir şekilde, sürekli akaryakıt fiyatlarını artırmakta ve bu şekilde adeta fakir halka sürekli vergi salmaktadır.
Akaryakıtta ÖTV mi olur?
Akaryakıt; sadece özel otomobillerde kullanılmıyor ki.
Çiftçi mazot olarak tarımda, sanayici üretimde, devlet ve özel sektör elektrik üretiminde, nakliyeci nakliye hizmetlerinde, halkımız da ısınmada akaryakıt kullanmakta olup, akaryakıta yapılan tüm zamlar, bu nedenle üretim maliyetine ve çarşı pazara fiyat artışı olarak anında yansımaktadır.
Anti laik eylem ve faaliyetlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi kararıyla tescillenen ve bu eylem ve faaliyetlerini daha da yoğunlaştıran, halkın yaşam tarzına açıkça müdahale eden ve dayatan , iş başındaki iktidar; laiklik ilkesini çiğnemeye devam ederek, sözüm ona gençliği koruyacağım bahanesi ve içki kullanımını azaltarak halkın günaha girmesini önleme bahanesiyle, alkollü içkilerden alınan ÖTV’yi sürekli artırmakta ve bir litre alkollü içkinin üretim bedelinin çok üzerinde vergi almaktadır. Bunun sonunda da, sahte alkollü içkilere yönelen halkımız, hayatlarını kaybetmektedir.
Burası, sözde de kalmış olsa, laik bir ülke olup, herkes; din, vicdan ve inanç özgürlüğüne sahiptir. İslam’da zorlama ve dayatma yoktur. İçki içmek dinen günahsa, siz içmezsiniz o kadar, başkalarının günaha girip girmedikleri sizi asla ilgilendirmez.
Aslında, hepsi bahane, alkollü içkilerden alınan ÖTV’nin artırılması, iktidarın kolayına gitmekte, fazla eleştiri alamayacağını düşünerek, alkollü içkiler üzerinden adeta vergi hasılatı elde etmektedir.
Alkol satışından elde edilen vergi gelirlerinden, Diyanet İşleri Başkanlığının devasa bütçesine para aktarılmakta, imamların maaşlarını alkol içenler de ödemektedir. Ne kadar komik bir durum görüyorsunuz.
Az kaldı gidecekler, bu nedenle halkımız, demokratik bir sabır içinde, seçimleri bekliyor.
Saray’ın askeri başdanışmanı olan zat’ın kurucusu olduğu SADAT isimli karanlık örgütün yönetim kurulu üyesi olan bir zatın; ülkeyi, seçim sandığında teslim etmeyiz demesi, kaybedilecek seçim sonuçlarına rağmen, kazanana ülkeyi teslim etmeyeceğiz anlamına gelen bu beyan, beyhude bir çabadır, halkımız oylarıyla muhalefeti iktidara taşısın yeter, bunu engellemeye kimsenin gücü yetemeyecektir.
Halkımızın şu andaki demokratik sabrı, seçim sonuçlarının ilanına vadelidir.
Demokratik seçim sonuçlarına saygı gösterilmeyerek, iktidarı devretmemeye kalkışılması ve demokrasinin dışına çıkılması söz konusu olursa, halkımızın demokratik sabrı da sonlanacak, bunun sonucuna herkes katlanacaktır.
Güner Yiğitbaşı
29/05/2022
Hukukçu